top of page
Yazarın fotoğrafıastroyasam

SAFER AYI BELA AYI MIDIR?



SAFER AYI BELA AYI MIDIR?

"Kedidir, kedi.." "Ama bu siyah kedi, saçını tut." "Merdiven altından geçme, üstünden atlama." "Gece sofra silkeleme, tuvalette konuşma..."

Biz bu örf ve ananeler ile büyüyen nesiliz. Hurafeler ve batıl inanışlar neden bu kadar halk diline pelesenk olmuşlardır? Günahtır diyerek ürküttüğümüz çocukluğumuzu büyüttüğümüzde ne olmuştur? Kökeni neye dayanmaktadır?

Sizler de benim gibi bu soruları merak ediyorsanız ikizler becerilerini konuşturma ve araştırma vakti gelmiş demektir. Safer Ayı neden uğursuzluk ve bela gibi negatiflikler ile anılıyor? Hicri takvimin birinci ayı Muharrem Ayı'nı geride bıraktık. Şuanda halk inanışları içinde en korkulan, kötülenen, musibetler ile anılan ay, Safer Ay'ının başlangıcındayız..

Bu ay dahilinde kazalar, hastalıklar, aksaklıklar olma ihtimali yüksektir. Bu dönem evlenenlerin evlilikleri uzun sürmez. Bu ayda doğan çocuklardan hayır gelmez gibi cümleleri işitebilirsiniz. Peki safer ayına bunca şeyi atfetmek ne derece doğrudur?

Olaylar ve zamanlama aynı anlarda gerçekleşmiş olabilir. Bela ile anılabilmesi için büyük olayların yine bu zamanda olması gereklidir ki günümüze kadar yayılarak bu düşünce bizlere erişmiştir. Düşüncenin kökeni cahilliye dönemine denk düşüyor. Arap yarım adasının islamiyet ile tanışmadan önceki döneminde ortaya çıkan bir mit olarak yayılıyor.

Hayır, doğru değildir! Demeden ve yargıyı hemen koymadan önce düşünelim. Astroloji de eş zamanlılık ilkesi ile çalışıyor. Aynı zamanda aynı etkileri barındıran gezegen enerjilerinden bahsediyoruz. Peki Safer ayının zamanına hep denk düşen bir enerji mi vardır ve bu enerji kötü müdür?


Astrolojideki etik ilkelerden biri de koşullandırmadır. İşte buradaki sıkıntı da aynı durumu gösteriyor. Safer Ayı niçin belalı olsun? Müslümanlıkta, dinimizde kutsal saydığımız günler, bayramlar ve özel zamanlar varken uğursuz saydığımız zamanların yeri olmaması gereklidir. Sadece her şeyin ayrı bir zamanı vardır. Din bizler içindir, bizim iyiliğe, temizliğe, saflığa, yaşamımızı kolaylaştırmaya yarayan bir ibadettir. Günahı da sevabı da bu dünyada işliyorsak eğer bela ve musibetlerden bahsetmeden evvel önce bir düşünmek gerekir.

Çok sevdiğim Funda Hocam, Merkür gezegeni ile düşman olduğunu ilan ettiğinde ne zaman Merkür gerilese hayatında hep olumsuzluklar olduğunu ve hafife alınır türden olmayan olaylar yaşadığını dile getirir. Yangından tutun, bozulan cihazlara varana kadar durumu özetler söylemleri. Belki de Funda Hocamın haritasında Merkür gerçekten zararda bir pozisyonda olabilir ve rutin döngüsünde retro zamanları oldukça sıkıntılı yaşıyor olabilir. Fakat koşullandırma dediğimiz kavramı es geçmemeliyiz.

İnsan zihni koşullandırmaya gayet açıktır. Pavlov'un köpekleri ile ilgili deneyleri gibi. Koşullandırmalar kötüye kullanılabileceği gibi iyiye de kullanabilme özelliğine sahiptir ki o nedenle kanseri düşünce gücü ile yenen bireyleri bugün dinliyoruz. Kendimizi yönlendirme biçimlerimize dikkat etmeliyiz. Safer ayı belalı bir zaman olmasa dahi biz bu yargı ile yaşamımıza devam ettiğimizde olmasa da olur ve o negatiflik bir şekilde gelir bizi bulur.

Merkür'ün gerilediği zamanlar da aynen böyledir. Merkür gerilerken bizi sıkıntıya boğmaz. Aksine geçmişimizi tamamlamak için fırsat tanır. Eski sevgililer yeniden görüşür, bitmemiş işler tamamlanır, dostlarımızla rastlaşmalar yaşar, vefalı bireyler olma yolunda ilerleriz. Bu dönemde evlilik yapan bireyler için de öyle kötü bir durum yoktur. Sonuçta evlilik pat diye alınmış bir karar değildir. Hatırı sayılır bir zaman öncesinde alınan önce teklif edilen sonra ailesinden istenilen, söz, nişan ve sonra düğün seviyesine geçişten söz ederiz.

Yani burada evlilik alınan bir kararın tamamlamanmasını gösterecektir. Yoksa evliliklerin bozulması, hayırlı olmaması gibi bir durumdan değil Astroloji, kimsenin çift haricinde konuşmak haddi değildir. Ama retro etkiler tekrarlanır deriz, bu da eşlerin her yıl dönümlerinde evliliklerini tazeleme olanağını oluşturabilir.

Önemli olan astrolojideki yorumlarımız harici birey olarak ta hayatımızı, yaşamımızı, inançlarımızı pesimist gözlüklerimizi çıkararak, optimist bakış açısı ile algılamak ve öyle yargıya varmaktır. Biraz olsun düşüncelerimizin gücünü hafife almayalım. Düşündüklerimiz başımıza geldiklerimizdir çünkü...

Sevgiler dilerim, Kenan Yasin Bölükbaşı.


Danışmanlık için:

Whatsapp: +90 0533 816 56 88


Comments


Son Yazılar

Whatsapp-Icon.png
bottom of page